Times'ta bir haber vardı bugün. Bentiez Torres'i tutmak için halen emin olduğunu açıklamış fakat bir sorun var. Şampiyonlar ligine katılamamaları halinde Torres'i elinde tutamayabiliriz açıklamasını yapmış. Torres'in Anfield ile 2013 yılına kadar sözleşmesi var. Tom Hicks ve George Gillett'in %25 hisselerinin kulübün borcu değil, kendilerine ait olduğunu söylemiş. Hedef olarak ilk 4'te bitirmeyi planlıyorlar. Bu yüzden Liverpool'da 2.yarıda çalkantılı bir dönem yaşanacak.
Dinamo Moskova'ya transfer olan Voronin'den 2m€ ve Dossena içinde 4.2 m€ finanse etmek istiyor. Böylece ileri uca Maxi Rodriguez'i transfer etmeyi planlıyorlar. Bakalım daha neler göreceğiz...
Galatasaray 2009 yılının son maçında 4-4-2 ile oynamıştı. 2010 yılınıda 4-4-2 sistemiyle açtı. Keita ve Elano'nun olmayışı, Rijkaard'ın farklı bir sistemde oynatmasına sebep oldu. İyi bir atmosfer vardı. Zaten psikolojik olarak üstün olan Galatasaray, sayı olarakta üstün duruma geçti. Golüde erken bulduktan sonra Orduspor daha iyi motive oldu. İyi mücadele etti. Rijkaard'ın öğrencileri kontrollü bir oyun ortaya koydu.
Bireysel performanslarına değinmek gerekirse, Ufuk zaten yeteneği belli olan bir kaleci fakat pek iş düşmedi bu maçta. İleride çok pasif kaldı Orduspor. Biraz daha takıma ısındırmak gerek. Zira Ufuğun uzun yıllar Galatasaray kalesini koruyabilecek potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. Arda maçta biraz gergindi. Çıkana kadar iyi performans sergiledi. Bugünün iyilerinden Barış ve Caner'de etkiliydi. Özellikle Caner'in sol iç ve kanatta çok daha başarılı oynadığını görüyoruz. Gerçek mevkisinde daha rahat hissediyor kendisini ve önemli işler yapıyor. Arda'ya güzelde bir asist yaptı. Caner'i sol bek olarak denemekten ziyade, sol beke bir adam alıp Caner'i ileride kullanmak daha mantıklı olacaktır. Tabii bu durum sezon sonu söz konusu olabilir. Şuanda bir stoper ve forvet ihtiyacı var Galatasaray'ın.
Nonda'dan bahsetmek gerekirse, doğru zamanda ve doğru yerde kullandığınızda verim alabileceğiniz bir oyuncu. Sakatlığından ötürü 90 dakika üst üste maçlar oynayamıyor. Oynasa dahi, çok pasif kalıyor. Barış'ta güzel bir asist yaptı Nonda'ya, iyi mücadele etti. Günün iyilerindendi.
Uzun zaman sonra Galatasaray'ı seyretmek keyifliydi. Umarım daha iyilerini başarırız.
Nette fazla vakit geçirmek canını sıkar insanın, Arsenal maçının olduğunu öğrendim. Oturup izleyelim dedim Wenger'in takımını. Maça golle başlamıştı Everton. Leon Osman takımını 1-0 öne geçirmişti. Bu dakikadan sonra Arsenal bir süre baskılı oynadı. Organize ataklar geliştirdiler. Yerden ve havadan çok olumlu toplar kullandılar. Cahill ve Fellaini iyi savundu bu bastırmayı. Bir pozisyonda top Denilson'un önünde kaldı, vuruşunu yaptı ve top ilk golün sahibi Leon Osman'a çarparak Everton'a golü yedirdi. İlk yarı 1-1 tamamlandı.
İkinci yarıda yine golü düşünen bir Arsenal vardı. Son dakikalara doğru yol alıyordu maç. Taraftar baskısıda artıyordu. Derken bir kontra yediler ve top Pienaar'ın ayağıyla buluştu. "Karda topun dibine girmek" ne kadar akılcı olsada, çimler Pienaar'ı üzmedi. Türkiye'de herhangi bir Anadolu takımının karlı zemininde bu vuruşu yapsaydı eminim o top fileyle buluşmazdı. 1-2 öne geçen Everton, önde rakibine baskı yaparak dakikaları geçirmeyi hedefledi. Arsenal, yine Arsenalliğini gösterecekti. O baskıda müthiş paslaşmalar yaparak çıkan Wenger'in öğrencileri, topu Rosicky'in ayağıyla buluşturacaktı ve durum 2-2 olacaktı. 5 dakikalık bir zaman daha verseniz, Arsenal 3.golü bulabilirdi. Bu kadar mücadeleci geçen bir maçta sadece 2 sarı kart çıkmasıda şaşırtıcıydı. İngiltere futbolunu bu yüzden seviyorum! Üstelik kartlarda son 10 dakika içinde çıkmıştı. Arsenal Emirates'de ilk beraberliğini aldı diyorlar ama bana göre Arsenal bugün 1 puan kazandı.
Barcelona alt yapısan yetişen Fabregas, 22 yaşında ve Arsenal'de kaptanlığa soyunmuş. Barca ve özellikle Real Madrid takımlarıyla adı geçiyor Fab'ın. Perez'in 43 milyon avro veya 25 milyon avro + Higuain teklif ettiği iddia ediliyor. Öncelikle şu durumda Real Madrid'in bir orta saha oyuncusuna gerek olduğunu sanmıyorum. Takımda stoper ve sol açık sıkıntısı var. Transferde ilk rota oraya çizilmesi gerek. Ama Perez çıkar der; Kroyum ama para bende. Basar parayı alır Fab'ı. Ona kimse bir şey diyemez. Yalnız Fab'ın damarlarında Barca kanının dolaştığını unutmamak gerek. Perez belkide bu hamleyle Barcelona'yı alt etmek istiyor. Böyle bir transfer Türkiye'de olsaydı yine büyük tartışmalara neden olurdu.
Birazda Barcelona üzerinden konuşmakta fayda var. Barcelona'nın, Toure ve Keita'nın yokluğunda orta sahada Fabregas'a ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Busquets ve alt yapıdan gelen Dos Santos'u takıma ısındırmaya çalışsalarda yeterli olabileceğini sanmıyorum. İniesta'nın her hangi bir sakatlığı söz konusu olduğunda Barcelona çok zorlanıyor. Villareal maçında bunun örneklerini görmüştük. Sürekli kontra yiyen ve ileride pasif bir Barca vardı. Bu durumu Ibrahimovic'e de bağlayabiliriz. Fakta Barcelona'nın Fabregas'a ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Pep ve sözleşmesi üzerindeki dedikodularda bu şekilde noktalanabilir.
Fab'ın bir hayali vardı, babasına verdiği bir söz. Dünya'nın en iyi oyuncusu olmak için çabalayacaktı. Bana göre bunu genç yaşta başardı. Fab şimdi dünyanın sayılı orta saha oyuncularından birisi. Barcelona'da A takıma çıkamadan transfer olduğu Arsenal'de, Wenger'in onun üzerindeki emeği büyük diye düşünüyorum. Wenger 890.000 £ çocuktan şimdi bir dünya starı yarattı.
Bu sene Arsenal'de istatistikleri çok iyi görünüyor ;
Çıktığı 35 maçta 16 gol ve 21 asist yapmayı başarmış. Gol makinesi gibi çalışan Arsenal takımının en önemli sebeplerinden birisi.
"Kaybederseniz dünyanın en iyi takımı olmaya devam edeceksiniz. Ama kazanırsanız efsane olacağız"
Galatasaray Sivasspor ve Dinamo Bükreş maçında bu orta sahayı denedi ;
--------- Mehmet Topal ----------
-- Barış Özbek ---- Mustafa Sarp --
Galatasaray kalesinde gol görmedi. Verdiği pozisyon sayısı ise yok denecek kadar az. Mustafa Sarp ve Barış orta sahada sürekli basan iki adam, ayrıca ofans anlamındada çok iyi işler çıkarıyorlar. Çok değil, Sivasspor maçından önce takım ligde son 3 haftada tam 9 gol görmüştü kalesinde. Orta saha kurgusu ise ;
--------- Mustafa Sarp --------
---- Elano Blumer -- Ayhan ----
genellikle bu kurgu üzerineydi. Tobias Linderoth'un dönüşü ile bol alternatifli bir orta saha geçti Rijkaard'ın eline. Galatasaray son iki maçında oyunu kontrollü oynadı fakat pozisyon konusunda sıkıntısı olsada, istediği anlarda tempoyu artırıp bitirici oyuncuları sayesinde golü bir şekilde bulabiliyor. Elano'lu, Keita'lı bir takım ise izleyenlere futbol olarak daha çok zevk veriyor. Yenilen goller, rakibe verin pozisyonlar biraz kafa karıştırıyor fakat yorum sizin.