Pele, Cruyff, Beckenbauer, Zico, Dalglish gibi efsane futbolcuların, oğullarıyla ilgili hayalleri vardı; Futbolda kendilerinin elde ettiği başarıların, onlar tarafından da tekrar edilmesini arzuluyorlardı. Olmadı, armut dibine düşmedi. Oğullar, babalarının isimleri altında ezildi; kimi uyuşturucu bağına sürüklendi kimi de dördüncü lig futbolcusu olarak jübile yaptı. Kısacası, genetik avantaj, yetenekle bir türlü buluşmadı.

Ivan Sergeyeviç Turgenyev, "Babalar ve Oğullar" adlı muhteşem kitabında; nihilist oğul Bazarov'un geleneksel değerlerin tümünü karşısına alıp, muhafazakarlıkla devrimciliği karşı karşıya getirmesini konu eder. Yabani eski usulcü, kendini yenilemeyen baya karşı, yenilikçi ve ilerici bir oğul sözü konusudur kitapta. Bu noktada oğul, babasının kazandığı başarıların üstüne yenilerini eklemekle meşguldür. Turgenyev'in sosyolojik ve felsefi çıkarımları, babalar ve oğullar için bir rehber niteğindedir ama karşılaşılan gerçekler genellikle, bu kitaptakinden farklıdır. Futbol dünyası, bu muhteşem kitapta anlatılanların tam tersi örneklerle dolu; tıpkı, müzik ve sinemada olduğu gibi... Futbolda, başarılı olan devrimci babalar ve onların bu devrimini devam ettiremeyen oğulları söz konusudur. Boynuzun kulağa geçtiği Paolo Maldini gibi az sayıdaki örneği saymazsak; babaları ünlü birer futbolcu olan oğullar, aynı mesleği icra ettiğinde, babalarının kazandığı başarılarının yarısını dahi elde edememiştir. Sorun, genellikle; şöhret altında ezilme, rahat yaşamaya alışma ya da ulaşılamayacak kadar büyük bir hedef belirleme olarak görülebilir. Ancak yine de, onların cehennemi, babalarının yaptıklarıyla kıyaslanmak olmuştur. Kimi bu duruma "Ben babam değilim."diye isyan eder kimi de baskıyı kaldırmadığı için, kurtuluşu, uyuşturucunun sağladığı sahte bir dünyada arar. Örnekler o kadar çoktur ki; her biri neredeyse birer dosya konusudur.


Barcelona'nın Uçan Hollandalısı: Johann Cyruff
Başarılı futbol hayatından uzun uzun bahsetmenin anlamı yok; onun başarılarını anlatmak için futbolcu ve teknik direktör olduğu dönemde, kazanılabilecek her kupayı kazandığını söylemek yeterli olur. Ancak Cyruff'ın asıl sihri; Rinus Michelts'ten devraldığı, "Total Futbol" olarak adlandırılan oyun sistemini, Barcelona'da hem futbolcu hem de teknik adam olarak başarıyla uygulamasaydı. Aslında Cyruff, Barcelona'da tam bir 'baba' gibiydi. Ona, Barcelona'nın Don Corleone'si demek bile mümkün. Çünkü futbolu bıraktığı halde, kulüp ve başkanlar üzerindeki etkisi hiçbir zaman eksilmedi. Çoğu zaman, başkanları resmi başdanışmanıydı. Şimdi ise başkan Joan Laporta'nın gayriresmi olarak biliniyor. Bu başarılı futbol hayatındaki tek şansızlığı ise,kariyeri için sürekli destek olmak zorunda kaldığı, oğlu Jordi'ydi. Jordi babasının etkisi sayesinde, Barcelona ve Manchester United'ta oynadı. Bu iki takımda da, hatırda kalır bir performans sergileyemedi. Örneğin Manchester United'ta, dört sezon boyunca, sadece 38 maçta forma giydi. Bu maçların büyük çoğunluğu ise, nispeten önemsiz ya da zayıf rakiplere karşı oynanan kupa maçlarıydı. Futbolda geldiği en üst nokta, Alaves'te oynayıp kaybettiği Uefa kupası finaliydi. Alaves'ten sonra kariyeri düşüşe geçti. Espanyol, Metalurg Donetsk ve son olarak Valetta'da oynadı. Kendisinden bekleneni bir türlü veremeyen Jordi, halen Valetta'da hem oyuncu hem antrenör olarak görev yapıyor. Bir yıl sonra ise takımının antrenörü olması bekleniyor.

Bir sonraki yazıda, Pele'nin oğlu Edinho'yu kaleme alacağım.


21:48



0 responses to "Babası kadar olamayanlar;Jordi Cruyff"